18 Aralık 2007 Salı

’KAZ DAĞLARI ve MADRA DAĞI ÇEVRE PLATFORMU’’ deklerasyonu

KAZDAĞLARI VE MADRA DAĞINDA SİYANÜRLÜ ALTINA HAYIR
DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN !
BU DEKLERASYON KUTSAL BİR FERMAN GİBİDİR…


Bizler, Güzel yurdumuzun Çanakkale – Balıkesir illeri içinde yer alan ,’’Biga Yarımadası ve Edremit Körfezi’’ diye anılan eşsiz güzelliklere sahip bölgesinde yaşıyoruz.
Biga yarımadasının büyük kısmını kaplayan Kaz Dağları’nın güneyinde, Ege Denizinin kıyısında yer alan, kutsal zeytin ağaçları ile kaplı, dünyanın ikinci en bol oksijenini İnsanlığa sunan yeryüzü cenneti Edremit Körfezi yer alır. Körfezin doğusunda bulunan Madra Dağı yöre ekolojisini tamamlar.
Kaz Dağları’nın kuzeyinde yer alan, Bayramiç-Çan-Çanakkale ve çevre yerleşimleri meyve ve sebze yetiştiriciliğinde dünyaca ünlüdür. Biga – Gönen Türkiye’nin süt gereksiniminin %25’ini karşılar. Bin Pınarlı Kaz Dağları, efsanevi adı ile İDA Dağı;2002 dünya dağlar yılında “ Eko-Kültür Turizmi” için dünyanın en iyi 2 dağından biri seçilmiştir. 21450 hektarı Milli Park olan Kaz Dağlarında 78 i endemik olan 1000 civarında bitki çeşidi vardır. 32 endemik tür, dünyada sadece kaz dağlarında mevcuttur. Mitolojik ve arkeolojik bulgularıyla eşsiz güzellikteki bin pınarlı Kaz Dağları’mız, aynı zamanda Edremit Körfezi ve Çanakkale yöresinin ‘’içme suyu’’ kaynağıdır.
Eko – Kültür turizmi planlaması yapılarak, tümü ile koruma altına alınması gereken dünya mirası kaz dağlarımızda; “Siyanürlü Altın-Gümüş madenciliği” ve diğer Kimyasal Madencilik faaliyetleri tümü ile yasaklanmalıdır.
Kaz dağları ve Madra Dağında bu güne kadar verilen 100 civarında ruhsat iptal edilmeli ve yeni ruhsat başvuruları kabul edilmemelidir.
Edremit Körfezi’nin doğusunda yer alan, verimli ovaların arkasında Kozak Yaylasına uzanan Madra Dağı eşsiz su kaynaklarına ve bitki çeşitliliğine sahip olup, ekolojik dengenin tamamlayıcısıdır. Ayrıca doğanın armağanı “Atatürk Kayaları” nı Gömeç’te insanlığa sunan Madra Dağı’nda madencilik faaliyetlerine derhal son verilmelidir.
Yaşadığımız yörenin yer üstü zenginlikleri ve “sürdürülebilir-doğayı gözeten ekonomik faaliyetlerimiz” madenlerin getirdiğinden çok fazlasını ülkemize kazandırmaktadır. Edremit körfezinde, dünyanın en iyi zeytinyağını üretiyoruz. Bayramiç’in elması – kirazı ve yörenin tümünde ürettiğimiz diğer meyve, sebze ve süt ürünleri üst düzeydedir. Çanakkale ve Edremit körfezi turizmde ülkemizin geleceğidir. Deniz Turizminin yanı sıra, Eko-Kültür Turizmi, Termal Turizm ve Sağlık Turizmi olanakları ile “Dünya Kültür Mirası” olan yöremizin; madencilik faaliyetleri ile özelliklerini yitirmesine izin vermeyeceğiz.
Siyanürlü altın-gümüş madenciliğinde aşırı su tüketilmektedir. Küresel ısınma ile kuraklık ve çölleşme tehlikesi yaşayan dünyamızda en önemli değer artık “su”dur. Sularımızın madencilik faaliyetlerine feda edilmesine izin vermeyeceğiz.
Yüz milyonlarca ton toprak ve kayaların un ufak edilmesiyle oluşacak toz bulutlarının, başta zeytinlikler, tüm meyve ağaçlarımıza ve diğer tarım alanlarına – bitki örtümüze zarar vermesini kabul etmiyoruz.
Madencilik faaliyetleri ile açılacak olan 1 km çapında, 400 m derinlikte dev” cehennem çukurları” yerin altını üstüne getirecek, arsenik başta olmak üzere ağır metaller harekete geçerek tehlike oluşturacaktır. Milyonlarca ton cevhere siyanür püskürtülerek ayrıştırma yapılacak, siyanürlü çamurlar dev atık havuzlarında depolanacaktır. Siyanür en tehlikeli zehirdir ve buharlaşma yolu ile havaya karışıp, yağmurlar ile bitki-hayvan zincirine ve insana ulaşacaktır. Yöremiz 1. Derece Deprem Bölgesi olup, siyanürlü atık havuzlarının deprem nedeni ile çökmesi önemli ve korkutucu bir risktir. Yeraltı ve yer üstü su kaynaklarımıza; siyanür bulaşması ve toz etkisiyle büyük tehlike altında kalacaktır. Cehennem çukurları ve siyanürlü atık havuzlarına, maden çöplüklerine izin vermeyeceğiz.
Yüz binlerce ağacın kesilmesiyle , “Ekolojik Denge” onarılmaz şekilde bozulacak, çevrenin olumsuz etkilenmesiyle “astım ve kalp hastaları” için doğal tedavi merkezi olan yöremiz bu özelliğini yitirecektir. Dünyanın en güzel havasının madencilik faaliyetleriyle bozulmasını kabul etmiyoruz.
Başta Kaz Dağları, tüm yöremizi böylesine tehdit eden altın madenciliğinden devletimize, net karın sadece %2 si kalacak – çok uluslu tekeller yeraltı zenginliklerimizi götürecektir. Bizlere ise yok edilmiş doğa ve maden çöplükleri kalacaktır. Yer altı zenginliklerimizin acımasızca sömürülmesine, peşkeş çekilmesine asla izin vermeyeceğiz.

Tüm bu olumsuzlukları yaşamamızın nedeni; 5 Haziran (dünya çevre günü) 2004’te çıkarılan 5177 sayılı maden yasasıdır. Madencilik lobilerinin doymak bilmez hırsı için; ülkemizin yer üstü zenginliklerini ve tüm değerlerini yok sayarak, madencilik faaliyetlerinin önünü sınırsız açan bu yasa hemen değiştirilmelidir. Yerine , “ülkemiz çıkarlarına uygun, yer üstü- yeraltı dengesini gözeten, çevreyi ve doğal zenginliklerimizi koruyacak bir madenciliğe izin veren, çağdaş ve ulusal bir maden yasası” yapılmalıdır. Yaşadığımız yüz yıl; çevrenin mutlak korunmasını, su kaynaklarının çok önemsenmesini gerektiren bir süreçtir. Yaşayabileceğimiz başka bir dünya yoktur.
Kaz dağlarında – Madra Dağında, Biga yarımadası ve Edremit Körfezi’yle birlikte tüm güzel yurdumuzda ; “Hayat-Altın’dan Daha Değerlidir”. Hayatımızın karartılmasına izin vermeyeceğiz.
Bizler;”Vatan toprağı kutsaldır kaderine terk edilemez” diyen büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yol göstericiliğinde, toprağımıza sahip çıkma bilinciyle çabalayan yurttaşlar olarak; insanların-hayvanların-bitkilerin, tüm doğamızın yaşamını son derece olumsuz etkileyecek, siyanürlü altın-gümüş madenciliğine karşı “örgütlü olarak” sonuna kadar mücadele etmeye kararlı olduğumuzu, ülkemiz ve dünya kamu oyuna duyuruyoruz.
Bu doğrultuda örgütlülüğümüzü; tüm yöremizi kapsayacak şekilde, ‘’KAZ DAĞLARI ve MADRA DAĞI ÇEVRE PLATFORMU’’ adı ile ve tüm Belediyeleri, Üniversitelerimizi, Barolarımızı, Sivil Toplum Örgütü ve Meslek Kuruluşlarını içine alacak, Muhtarlarımıza, Siyasi Partilerimize, Köylüsü-Kentlisi ile tüm yurttaşlarımıza ulaşacak anlayışta yaşama geçirdik.
Yaşam alanlarımızı hep birlikte savunacağız.
Yaşam alanlarımız Vatanımızdır, Vatanımızı savunacağız.
Unutmayalım ki yaşam hakkımıza, haksız saldırıya karşı koymak, ‘’anayasal ve evrensel’’ bir haktır.
KARARLIYIZ. HAKLIYIZ. KORKMUYORUZ. KAZANACAĞIZ.
BU CENNET TOPRAKLARIN GÜNLERİ SAYILI DEĞİLDİR…
BİZ İSTEMİYORSAK OLMAZ…
KAZ DAĞLARI ve MADRA DAĞI’NDA SİYANÜRLÜ ALTIN’a HAYIR!..


KAZDAĞLARI ve MADRA DAĞI
ÇEVRE PLATFORMU

Hiç yorum yok: