BERGAMA-OVACIK MADENİ KAPASİTE ARTIRIMI VE DEPOLAMA TESİSİ PROJESİ ÇED BİLGİLENDİRME TOPLANTISI
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından, 04. 05.2007 tarihinde,Ovacık Düğün salonunda “Ovacık Altın Madeni Kapasite Artırımı ve Depolama Tesisi Projesi” için ÇED Yönetmeliğinin ilgili maddesi uyarınca “halkı bilgilendirme” (!) toplantısı yapıldı. “Kazdağı’nı Koruma Girişimi Grubu” da Bergama’lıların mücadelesine destek olmak, ve Kazdağı’nı bekleyen tehlikeleri yerinde görmek amacıyla bu toplantıya katıldı. İlgili yönetmelik hükümlerince oluşturulmuş Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ..kurumların temsilcilerinden oluşan bir heyet huzurunda yapılan toplantıda, ÇED raporunu hazırlayan SRK Danışmanlık adlı firma, projeyi sundu. Oldukça teknik bir dil ile halkın anlamasının pek de mümkün olmadığı sunumda, İşletmenin geçmiş süreci ile ilgili olarak madenin önce Eurogold adlı firma tarafından işletildiği, daha sonra Normandy firmasına devredildiği, madeni halen işletmekte olan Koza Madencilik adlı firmanın ise 2006 yılında madeni devraldığı anlatıldı. Koza Madencilik firmasının halihazırda Balıkesir-Havran, Gümüşhane, Eskişehir-Kaymaz bölgelerinde faaliyet gösterdiği belirtildi. Şu anda tesisin cevher işleme kapasitesinin 300.000 ton/yıl olduğu, yeni proje ile kapasitenin 1.000.000 ton/yıl ‘a çıkartılacağı, elde edilecek altın miktarının 12gr/ton olarak hesaplandığı, yeni projede, mevcut ADT (atık depolama tankı)’nın 3.m. daha yükseltilecği, bunun ihtiyacı karşılamaması nedeniyle yeni bir atık depolama tankı gerektiği, bu amaçla da şu andaki açık ocak maden çukurunun ADT olarak kullanılacağı belirtildi. Başka bir ifadeyle Ovacık’da iki ayrı ADT olacağı söylendi. Bütün bu süreçte çevreye hiçbir tehlikeli atığın verilmeyeceği (!), pasa (işlemler sonrası ortaya çıkan atık toprak) sahalarının rehabilite edileceği, tüm işlemlerin ilgili yönetmeliklere uygun olarak yürütüldüğü beyan edildi.
SRK Danışmanlığın yaptığı sunumdan sonra firma yetkilisine “Artık Ovacık’ta çıkartılacak altın madeninin tükenmekte olduğu, bu nedenle bu kapasite artırımına neden ihtiyaç duyulduğu” sorulduğunda, danışmanlık firması, kendilerinin bu konuda bilgilerinin olmadığı, kendilerine Koza Madencilik tarafından böyle bir kapasite artırımı talebi iletildiği, o nedenle sorunun muhatabının Koza Madencilik olduğu söylendi. Şu anda Balıkesir –Havran(Küçükdere)’daki madende cevherin işlenmesine izin verilmediği için cevherin kamyonlarla Ovacık tesisine geldiği ve Gümüşhane’den de gemilerle Dikili limanı üzerinden cevherin taşındığı biliniyor. Firmanın kapasite artırım talebinin hem Balıkesir ve Gümüşhane hem de Kazdağı, Kozak gibi yeni alanlardan çıkartılacak cevheri işlemek üzere genişletilmek istendiği anlaşılıyor.
Bergama avukatlarından Senih Özay, EGE Çevre ve Kültür Platformu sözcüsü avukat Arif Ali Cangı, Bergama Çevre Platformu’ndan Erol Engel, Ege Bölgesi Kimya Mühendisleri Odası Şube Başkanı Ertuğrul Barka, İzmir Tabip Odası Başkanı….., Ege Üniversitesi Kimya Bölümü Öğretim üyesi…., eski belediye başkanı Sefa TAŞKIN söz alarak, Ovacık’da maden bitmesine rağmen bu projeye- kapasite artırımına karşı olduklarını, başka yerlerden getirilecek cevherlerinde burada işleneceğinin anlaşıldığını, böylece Bergama-Ovacık’ın tamamen gözden çıkartıldığını, siyanür liçi yöntemi nedeniyle, Bergama’da kanser vakalarının arttığın,ı daha çok yakında yeni vakalar olduğunu ve kadınların göğüsleinin alındığını, böyle giderse Ovacık’in zehir yatağı haline geleceğini, Ege Üniversitesi Kimya Bölümü tarafından yaptırılan tahlillerde içme suyunda izin verilen limitlerin 25 katı tehlikeli atık saptandığını, bunun halktan saklandığını, siyanür liçi yöntemi ile işletmenin siyanürün ağır metalleri çözmesi sonucu oldukça zehirli bir madde olan “arsen” açığa çıktığını ve arsen’in yer altı sularına karışarak hayatimizi tehdit ettiğini anlattılar ve kapasite artırımına karşı olduklarını söylediler. Kapasite artırımına karşı çıkan konuşmalar yapılırken maden firması temsilcilerinin salonun arkasına yerleştirdikleri madende çalıştıkları anlaşılan bir grup insanı sürekli kışkırttı, bu kişiler konuşmacılara sürekli sataşarak, hakaret ederek, yuhalayarak müdahalesi sonucu salonda oldukça gergin bir hava oluştu. KOZA Maden Firması Genel Müdür Yardımcısı Hayri ÖĞÜT’ün kışkırtıcı bir konuşma yapması üzerine de, firma yetkilisinin bu konuşmasının ÇED yönetmeliği gereğince suç teşkil ettiği belirtilerek bu durumun tutanaklara geçmesi istendi. Madende çalışan teknik eleman ve bazı köylüler de söz alarak madenin çok iyi çalıştığını söylediler ancak saldırgan ifadeleri ve oldukça saygısız konuşmaları ile ortamın daha da gerilmesine neden oldular. Firma mühendislerden biri, Arif Ali Cangı’nın yaptığı konuşmada, “mücadelemize hukuki ve meşru yollardan devam edeceğiz” sözlerini bile anlamayarak, meşru sözcüğünü gayrimeşru ile karıştıracak kadar bir aymazlıkla sözlü saldırıda bulundu ve Koza Madencilik aleyhine yalnız iki gazetenin sürekli yazdığını, Evrensel Gazetesinin de zaten PKK’lı olduğunu söyledi. Genç mühendisin bu sözleri büyük tepkilere yol açtı ve bu söylenenlerin suç teşkil edeceği belirtilerek tutanaklara geçmesi istendi. Gerginleşen ortam üzerine Çevre ve Orman İl Müdürü mikrofondan katılımcıları sükunete davet etti. Arif Ali Cangı, madende çalışanların bu toplantıda bu tür hakaret ve müdahalelerinin çok yanlış olduğunu, madenciler gittiğinde birbirimizin yüzüne bakacağını, birbirimize ihtiyacımız olacağını, projeye karşı çıkanların madende çalışanlarla bir derdi olmadığını belirtti.
EGEÇEP adına yapılan açıklamada: “Ovacık Altın Madeni kapasite artırımı ile Bergama-Ovacık gözden çıkarılıyor, hukukun üstünlüğü ilkesi ile alay ediliyor. Bergana Altın Madeni ile ilgili tartışmanın 1997 yılında bitmesi gerekliydi. Danıştay 6. Dairesinin 1997 yılında verdiği bozma kararı ve İzmir 1. İdare mahkemesinin 1997/636-877 sayılı kararında “….doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür liç yöntemi ile altınmadeni işletilmesine izin verilmesi yolundaki dava konusu işlemde kamu yararına uygunluk bulunmamaktadır…” gerekçesiyle maden işletilmesine izin veren Çevre Bakanlığı’nın işleminin iptaline…” karar verilmiştir. Hukuk Devleti dinamitlenmiştir. 1997 yılında işletme kapatılmalı ve eski haline getirilmeliydi. Ancak öyle olmadı, Her eferinde mahkeme kararlarının arkasından dolanıldı, olmadı Bakanlar Kurulu kararı çıkartıldı, bu kararın da iptal edilmesi üzerine ABD Büyükelçisinin ricası ile imar planları düzenlendi ve işletmenin açılması sağlandı. İmar planları da mahkemece iptal edildi, bu kez imar planı olmadan maden-kimya işletmesine açılma ruhsatı verildi. AİHM’den üç ayrı başvuruda, “adil yargılama hakkı ve sağlıklı çevrede yaşama hakkı ihlalinden üç ayrı ihlal kararı çıktı, sırada şimdi yeni başvurular var. AİHM gereğince ödenen tazminatlar da devletin cebinden çıkıyor, firmanın değil.
Katkısı lan herkesin sorumluluğu vardır. Yaşananlar, Bergama Altın Madeni sürecinde artık sıradanlaşan ancak bizleri ziyadesiyle üzen ve dehşete düşüren “Yargı Kararlarını Etkisizleştirme Operasyonu” dur. Bu toplantı da bunun bir parçasıdır. Şimdiye kadar olduğu gibi, yaşam savunucularının oluşturduğu EGEÇEP sunulan projeye karşdır. Bu toplantı da hukuka aykırıdır, bu nedenle hertürlü yasal ve meşru yola başvuracağız.” denildi.
Kazdağı’nı Koruma Girişimi Grubundan Süheyla DOĞAN’ da söz alarak, bir sömürge yasası olan Maden yasası kapsamında, yerüstü zenginlikleri yeraltından daha değerli olan Kazdağı’nda maden çıkartılmasını istemediklerini, bu nedenle büyük olasılıkla Kazdağı’ndan da getirilecek cevher nedeniyle, bu proje ile kapasite artırımına gidilmesine karşı olduklarını belirtti.
Süheyla DOĞAN-04.10.2007
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından, 04. 05.2007 tarihinde,Ovacık Düğün salonunda “Ovacık Altın Madeni Kapasite Artırımı ve Depolama Tesisi Projesi” için ÇED Yönetmeliğinin ilgili maddesi uyarınca “halkı bilgilendirme” (!) toplantısı yapıldı. “Kazdağı’nı Koruma Girişimi Grubu” da Bergama’lıların mücadelesine destek olmak, ve Kazdağı’nı bekleyen tehlikeleri yerinde görmek amacıyla bu toplantıya katıldı. İlgili yönetmelik hükümlerince oluşturulmuş Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ..kurumların temsilcilerinden oluşan bir heyet huzurunda yapılan toplantıda, ÇED raporunu hazırlayan SRK Danışmanlık adlı firma, projeyi sundu. Oldukça teknik bir dil ile halkın anlamasının pek de mümkün olmadığı sunumda, İşletmenin geçmiş süreci ile ilgili olarak madenin önce Eurogold adlı firma tarafından işletildiği, daha sonra Normandy firmasına devredildiği, madeni halen işletmekte olan Koza Madencilik adlı firmanın ise 2006 yılında madeni devraldığı anlatıldı. Koza Madencilik firmasının halihazırda Balıkesir-Havran, Gümüşhane, Eskişehir-Kaymaz bölgelerinde faaliyet gösterdiği belirtildi. Şu anda tesisin cevher işleme kapasitesinin 300.000 ton/yıl olduğu, yeni proje ile kapasitenin 1.000.000 ton/yıl ‘a çıkartılacağı, elde edilecek altın miktarının 12gr/ton olarak hesaplandığı, yeni projede, mevcut ADT (atık depolama tankı)’nın 3.m. daha yükseltilecği, bunun ihtiyacı karşılamaması nedeniyle yeni bir atık depolama tankı gerektiği, bu amaçla da şu andaki açık ocak maden çukurunun ADT olarak kullanılacağı belirtildi. Başka bir ifadeyle Ovacık’da iki ayrı ADT olacağı söylendi. Bütün bu süreçte çevreye hiçbir tehlikeli atığın verilmeyeceği (!), pasa (işlemler sonrası ortaya çıkan atık toprak) sahalarının rehabilite edileceği, tüm işlemlerin ilgili yönetmeliklere uygun olarak yürütüldüğü beyan edildi.
SRK Danışmanlığın yaptığı sunumdan sonra firma yetkilisine “Artık Ovacık’ta çıkartılacak altın madeninin tükenmekte olduğu, bu nedenle bu kapasite artırımına neden ihtiyaç duyulduğu” sorulduğunda, danışmanlık firması, kendilerinin bu konuda bilgilerinin olmadığı, kendilerine Koza Madencilik tarafından böyle bir kapasite artırımı talebi iletildiği, o nedenle sorunun muhatabının Koza Madencilik olduğu söylendi. Şu anda Balıkesir –Havran(Küçükdere)’daki madende cevherin işlenmesine izin verilmediği için cevherin kamyonlarla Ovacık tesisine geldiği ve Gümüşhane’den de gemilerle Dikili limanı üzerinden cevherin taşındığı biliniyor. Firmanın kapasite artırım talebinin hem Balıkesir ve Gümüşhane hem de Kazdağı, Kozak gibi yeni alanlardan çıkartılacak cevheri işlemek üzere genişletilmek istendiği anlaşılıyor.
Bergama avukatlarından Senih Özay, EGE Çevre ve Kültür Platformu sözcüsü avukat Arif Ali Cangı, Bergama Çevre Platformu’ndan Erol Engel, Ege Bölgesi Kimya Mühendisleri Odası Şube Başkanı Ertuğrul Barka, İzmir Tabip Odası Başkanı….., Ege Üniversitesi Kimya Bölümü Öğretim üyesi…., eski belediye başkanı Sefa TAŞKIN söz alarak, Ovacık’da maden bitmesine rağmen bu projeye- kapasite artırımına karşı olduklarını, başka yerlerden getirilecek cevherlerinde burada işleneceğinin anlaşıldığını, böylece Bergama-Ovacık’ın tamamen gözden çıkartıldığını, siyanür liçi yöntemi nedeniyle, Bergama’da kanser vakalarının arttığın,ı daha çok yakında yeni vakalar olduğunu ve kadınların göğüsleinin alındığını, böyle giderse Ovacık’in zehir yatağı haline geleceğini, Ege Üniversitesi Kimya Bölümü tarafından yaptırılan tahlillerde içme suyunda izin verilen limitlerin 25 katı tehlikeli atık saptandığını, bunun halktan saklandığını, siyanür liçi yöntemi ile işletmenin siyanürün ağır metalleri çözmesi sonucu oldukça zehirli bir madde olan “arsen” açığa çıktığını ve arsen’in yer altı sularına karışarak hayatimizi tehdit ettiğini anlattılar ve kapasite artırımına karşı olduklarını söylediler. Kapasite artırımına karşı çıkan konuşmalar yapılırken maden firması temsilcilerinin salonun arkasına yerleştirdikleri madende çalıştıkları anlaşılan bir grup insanı sürekli kışkırttı, bu kişiler konuşmacılara sürekli sataşarak, hakaret ederek, yuhalayarak müdahalesi sonucu salonda oldukça gergin bir hava oluştu. KOZA Maden Firması Genel Müdür Yardımcısı Hayri ÖĞÜT’ün kışkırtıcı bir konuşma yapması üzerine de, firma yetkilisinin bu konuşmasının ÇED yönetmeliği gereğince suç teşkil ettiği belirtilerek bu durumun tutanaklara geçmesi istendi. Madende çalışan teknik eleman ve bazı köylüler de söz alarak madenin çok iyi çalıştığını söylediler ancak saldırgan ifadeleri ve oldukça saygısız konuşmaları ile ortamın daha da gerilmesine neden oldular. Firma mühendislerden biri, Arif Ali Cangı’nın yaptığı konuşmada, “mücadelemize hukuki ve meşru yollardan devam edeceğiz” sözlerini bile anlamayarak, meşru sözcüğünü gayrimeşru ile karıştıracak kadar bir aymazlıkla sözlü saldırıda bulundu ve Koza Madencilik aleyhine yalnız iki gazetenin sürekli yazdığını, Evrensel Gazetesinin de zaten PKK’lı olduğunu söyledi. Genç mühendisin bu sözleri büyük tepkilere yol açtı ve bu söylenenlerin suç teşkil edeceği belirtilerek tutanaklara geçmesi istendi. Gerginleşen ortam üzerine Çevre ve Orman İl Müdürü mikrofondan katılımcıları sükunete davet etti. Arif Ali Cangı, madende çalışanların bu toplantıda bu tür hakaret ve müdahalelerinin çok yanlış olduğunu, madenciler gittiğinde birbirimizin yüzüne bakacağını, birbirimize ihtiyacımız olacağını, projeye karşı çıkanların madende çalışanlarla bir derdi olmadığını belirtti.
EGEÇEP adına yapılan açıklamada: “Ovacık Altın Madeni kapasite artırımı ile Bergama-Ovacık gözden çıkarılıyor, hukukun üstünlüğü ilkesi ile alay ediliyor. Bergana Altın Madeni ile ilgili tartışmanın 1997 yılında bitmesi gerekliydi. Danıştay 6. Dairesinin 1997 yılında verdiği bozma kararı ve İzmir 1. İdare mahkemesinin 1997/636-877 sayılı kararında “….doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür liç yöntemi ile altınmadeni işletilmesine izin verilmesi yolundaki dava konusu işlemde kamu yararına uygunluk bulunmamaktadır…” gerekçesiyle maden işletilmesine izin veren Çevre Bakanlığı’nın işleminin iptaline…” karar verilmiştir. Hukuk Devleti dinamitlenmiştir. 1997 yılında işletme kapatılmalı ve eski haline getirilmeliydi. Ancak öyle olmadı, Her eferinde mahkeme kararlarının arkasından dolanıldı, olmadı Bakanlar Kurulu kararı çıkartıldı, bu kararın da iptal edilmesi üzerine ABD Büyükelçisinin ricası ile imar planları düzenlendi ve işletmenin açılması sağlandı. İmar planları da mahkemece iptal edildi, bu kez imar planı olmadan maden-kimya işletmesine açılma ruhsatı verildi. AİHM’den üç ayrı başvuruda, “adil yargılama hakkı ve sağlıklı çevrede yaşama hakkı ihlalinden üç ayrı ihlal kararı çıktı, sırada şimdi yeni başvurular var. AİHM gereğince ödenen tazminatlar da devletin cebinden çıkıyor, firmanın değil.
Katkısı lan herkesin sorumluluğu vardır. Yaşananlar, Bergama Altın Madeni sürecinde artık sıradanlaşan ancak bizleri ziyadesiyle üzen ve dehşete düşüren “Yargı Kararlarını Etkisizleştirme Operasyonu” dur. Bu toplantı da bunun bir parçasıdır. Şimdiye kadar olduğu gibi, yaşam savunucularının oluşturduğu EGEÇEP sunulan projeye karşdır. Bu toplantı da hukuka aykırıdır, bu nedenle hertürlü yasal ve meşru yola başvuracağız.” denildi.
Kazdağı’nı Koruma Girişimi Grubundan Süheyla DOĞAN’ da söz alarak, bir sömürge yasası olan Maden yasası kapsamında, yerüstü zenginlikleri yeraltından daha değerli olan Kazdağı’nda maden çıkartılmasını istemediklerini, bu nedenle büyük olasılıkla Kazdağı’ndan da getirilecek cevher nedeniyle, bu proje ile kapasite artırımına gidilmesine karşı olduklarını belirtti.
Süheyla DOĞAN-04.10.2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder