20 Nisan 2008 Pazar

Midillide Panel


LESVOS ADASINDA YAPILAN PANELDE, SİYANÜRLÜ ALTINA KARŞI TEPKİ ve İÇME SULARININ KİRLENMESİ YÖNÜNDE DUYULAN KAYGILAR DİLE GETİRİLDİ.

Yunanistan’nın en büyük adalarından biri olan Lesvos’ta, Midilli’de başta Siniparksi (Ege’de Bir Arada Var Olma ve İletişim Derneği Başkanı) olmak üzere Lesvos Yerel Belediyeler Birliği, Lesvos Valisi, Midilli Belediye Başkanı’nın katkılarıyla yapılan panelde; Türkiye’de devam eden siyanürlü altın arama işletme faaliyetlerinden dolayı yeraltı sularının kirleneceği yolundaki kaygılarını dile getirdiler ve halkı altın madenciliği, çevre ve insan sağlığı konularında bilgilendirdiler. Panel 16.04.2008 günü saat 20.30 da, Midilli Ticaret Odası toplantı salonunda Türkiye’den davet edile yerel yöneticilerin katılımıyla gerçekleşti.

Toplantıya Türkiye’den Panelist olarak, Altınoluk Belediye Başkanı İsmail Aynur, Burhaniye Belediye Başkanı Fikret Akova, Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, panele/toplantıya katkı amacıyla, Dikili Belediyesi Jeotermal A.Ş Genel Müdürü Hasan Gökvardar, Dikili Belediyesi Dış İlişkilerden Gönenç Turan, Şehir ve Başkan Dergisi sahibi gazeteci Atilla Sertel katıldı.

Komşu iki ülkeyi de ilgilendiren, bölgenin yer altı sularını olumsuz yönde etkileyecek, suların potansiyelini azaltarak, kimyasallarla kirlenmesine yol açan, Çanakkale - Dikili sahillerine yakın yerlerde işletme ve arama faaliyetleri devam eden altın şirketlerinin, sürdürülmekte olan çalışmalarını protesto etmek, çözüm üretmek için yapılan panel ve değerlendirme toplantısına Midilli’de ilgi büyüktü. Toplantı salonu Yunanlı sivil toplum kuruluşu temsilcileri, konuyla ilgilenen Yunanlılar tarafından dolduruldu.

Kaz dağları, Madra dağları, Kozak dağları ve yaylalarında sürdürülen altın arama ve işletme faaliyetleri, komşumuz Yunan adalarında yaşayanları yakından ilgilendiriyor. Yunan adalarının su kaynakları Kaz dağları, Madra Dağı ve Kozak dağlarından besleniyor.

Açılış Konuşmasında bu konudaki kaygıları belirten Siniparksi Derneği Başkanı Stratis Pothas, “Son aylarda Kaz Dağları Bahçedere köyünde başlayan altın arama faaliyetleri bizleri de yakından ilgilendirmektedir. Sadece komşumuzun evi değil, kendi evimizin de yanmasından korkuyoruz. Asıl şimdi bir şeyler yapmaya başlamalıyız”dedi. Ayrıca Pothas, Lesvos Adası Milletvekili Nikos Sifounakis’in konu ile ilgili destek mesajını da panelde iletti.

Altınoluk Belediye Başkanı İsmail Aynur, Kaz dağları’nın derin bir mitolojik geçmişi olduğundan söz ederek çok uluslu şirketlerin Afrika’dan sonra Türkiye’ye girdiğini ve işbirlikçi bir hükümetle birlikte olduğunu belirterek şunları da ekledi. “Altın aranması için yüz binlerce ağaç yok edilecek, kullanılan siyanürün %30’u havaya çıkarak rüzgarla taşınacak ve Midilli Adası da bundan etkilenecek. Buradan sizlerin de desteğinizi istiyoruz. Bizim altınımız zeytindir. Tüm doğal kaynaklar insanlığın hizmetine sunulmalıdır” dedi.

Lesvos Valisi Pavlos Voyacis, “Aynı havayı ve suyu paylaşıyoruz - kullanıyoruz. Bu mücadele, dava hepimizin; konuyu diğer adaların yerel yönetimlerine taşımayı planlıyoruz. Konu kesinlikle Avrupa’ya, AB Birliği ve Parlamentosuna taşınacaktır. Biz Lesvos adası olarak karar aldık. Adamızda altın madenciliği konusunda arama ve işletme yapılmasına karşıyız. Siyanürlü altın madenciliğini protesto ediyoruz; gelişmelerden kaygılanıyoruz. Sizin çabanız bizim çabamızdır” dedi.

Lesvos Belediyeler Birliği Başkanı Sotiris Zamtrakis ise Sakız ve Sisam adalarında da konunun ele alındığını, halkın bilgilendirildiğini, adalarda altın araması, işletmesi istemediklerini, komşu ülke topraklarında sürdürülen çalışmaların da adaları tehdit ettiğini, Mistik özelliği olan Kaz dağlarının ve çevresinin korunması için komşu Körfez Belediye Başkanlarına, çevreci kuruluşlara elinden gelen desteği vereceklerini iletti.

Daha sonra söz alan Burhaniye Belediye Başkanı Fikret Akova ise; Hükümetlerin, muhalefetlerin değiştiğini bir ülkede çok uluslu şirketlerin çalışmalarının durmadığını, hızlandığını ifade ederek, yunanlı dostların yardımıyla, işbirliğiyle, konunun AB Parlamentosuna taşınarak çözüm aranmasından mutluluk duyduğunu dile getirdi.

Eski Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın’da, altın madenciliği çalışmalarının çevre dışında çocuklarımızı, geleceğimi olumsuz etkileyeceğini ifade ederek, atıklardaki ağır metallerin yer altı sularına karışmasıyla, maden civarı yerleşim birimlerinde kanser olaylarına çok sık rastlandığını söyledi. İda’da, Kozak’ta yeni madencilik faaliyetleri ile ilgili çalışmalar yapıldığını anlatan S.Taşkın, (WHO) Dünya Sağlık Teşkilatının, altın madenlerinin bulunduğu bölgelerde 40 km yarı çaplı bölgeleri riskli olarak ilan ettiğini vurguladı. S.Taşkın, Bergama’da Yunt Dağındaki suların 25 km den Kleopatra Ilıcalarına geldiğini hatırlatarak, Ovacık’taki zehirli kimyasallarla kirlenmiş suların Dikili’ye kadar gelebileceğini ifade etti. Zehirlerin şakası yoktur; yeraltında sularda ne yapacağı kestirilemez; Yunanlı dostlarımıza tavsiyemiz, su kaynaklarında çalışma yapsınlar, kirletici parametreleri tespit etsinler diyerek, bölgemizdeki siyanürlü altın madeni çalışmaları Dikili’yi ve Lesvos’u tehdit etmektedir dedi. Çok uluslu şirketlerin çalıştığı ülkelerde kendilerine işbirlikçi bulduklarını hatırlatan S.Taşkın, ABD Büyükelçisi Edelman’nın İzmir’e gelerek Ovacık altın madeninin açılması için emir verici cürette bulunduğunu hatırlattı. Taşkın, Çok uluslu şirketin Bergama’da dirençle karşılaşınca kendisine dinci şirketle (Fetullah) bağlantı kurduğunu ve yargı kararlarını değiştirdiğini, madene karşı olanların yargılandığını ve maden faaliyetlerinin kesiksiz sürdürüldüğünü anlattı.

Dikili Belediye Başkanı ise panelde en son söz alan Başkandı. O.Özgüven, her şey anlatıldı, konuşuldu, en güzel değerlerimiz doğamız, çevremiz, sularımız, termal kaynaklarımız, siyanürcü şirketlerce yok edilmek isteniyor. Bergama’da Allianoi sağlık yurdunu, su ihtiyaçları için suya gömmek istiyorlar. Güçlerimizi birleştirerek, mücadelemizi sürdürmemiz gerekiyor. Bölgemizdeki altın madenciliği ve olumsuz etkilerinin, yunanlı dostlarımızın kaygılarının Avrupa’ya taşınmasını olumlu buluyor ve destekliyorum. Altın firmaları yasa dışı çalışmalarının yanı sıra, etrafta terör estiriyor, çevreye duyarlı kişileri sindirmeye yönelik şiddet uyguluyor. Dikili’de Barış, Emek, Demokrasi Festivalinde maden çalışanlarının saldırısıyla, şiddet uygulamasıyla karşı karşıya kaldık; amaçlarına ulaşamadılar. Yunanlı dostlarımızla, birlik beraberlik içinde ortak mücadelemiz, aynı suyu - havayı paylaştığımız duyarlı yunanlı dostlarımızın desteği ve çalışmalarıyla daha da ivme kazanacak, bölgemizdeki çevre ve insan sağlığına zarar verici altın madenciliği çalışmaları durduracaktır dedi.

Panel sonunda, sorular kısmında Belediye başkanları cevapları aralarında paylaştılar ve yunanlı izleyicileri bilgilendirdiler. O.Özgüven sorulan sorular üzerine, çok uluslu altın tekellerinin ülkemizde hükümetlerle işbirliği içinde çalışarak altın madenlerini çalıştırdıklarını, mahkeme kararlarını uygulamadıklarını anlattı. O.Özgüven ayrıca, aynı suyun, havanın paylaşıldığı bir bölgede Ege denizinde, dost iki ülkenin dayanışma içinde olmasının çok sevindirici olduğunu, konunun AB ye taşınmasından mutlak çözüm geleceğine inandığını belirtti.

Dikili belediyesi jeotermal A.Ş Genel Müdürü Hasan Gökvardar, Midilli Kimyacılar Derneğinin sorusu üzerine; altın madencilerinin kullandığı siyanürün çevreye ve insan sağlığına zararlarını; siyanürden daha zehirli ve kansorejen etkisi olan civa, arsenik, kadmiyum gibi ağır metallerin atık havuzlarında, siyanürle çözümlenerek, daha etkin hale gelerek yer altı sularını tehdit ettiğini, etkilerinin uzun vadede de yer altı sularında, yer altı sularıyla taşınarak yaşam birimlerinde görüleceği riskini anlattı. Gökvardar, paneli izlemeye gelen Midilli Üniversite ve Yüksek Okul öğrenci ve öğretim görevlilerine Lesvos toplantısı için hazırlanan, altın, çevre, siyanür konularında bilgileri, Türkiye’de Kaz dağlarında, Çanakkale’de, Bergama’da, Ovacık’ta, Çamköy’de, Narlıca’da yapılan eylemleri özetleyen CD’yi dağıttı.

Midilli’de Ticaret Odasında düzenlenen organizasyonda Yunan basını grevde olmasına rağmen, soru sormadan, panel ve toplantıyı sonuna kadar izledi ve kayda aldı.

Türkiye’den tek gazeteci olarak toplantıya katılan Atilla Sertel, Yunanlı gazeteci meslektaşlarının sosyal haklarını korumak ve iyileştirmek için yaptıkları mücadeleyi desteklediğini, saygı duyduğunu ifade ederek; Türkiye’de gazetelerin büyük holdinglerin etkisi ve güdümünde olduğunu, dolayısıyla altın ve siyanür konusunda sesiz kaldıklarını, halkı yeterince aydınlatamadıklarını ifade etti.

Midilli Belediye Başkanı Athanaisos Yakalis toplantıya biraz geç katıldı ve hemen söz aldı. Altın madenciliği ve beraberinde getireceği çevre kirliliğinden dolayı konuyu AB ye taşımanın mutlaka bir sonuç getireceğini ifade etti ve ortak mücadelede her zaman Türkiye’nin yanında olduğunu belirtti ve kar yada kazanç bizi hiç ilgilendirmez; önemli olan halkların sağlıklı ve mutlu bir çevrede yaşamasıdır dedi. Yakalis ilk Belediye toplantısında bu konunun ele alınacağına ve destekleyici kararlar alacaklarına dair söz verdi..

Midillide yapılan organizasyon iki dost ülkede çevreye duyarlı insanları birbirlerine daha da yakınlaştırdı, ortak çözüm arayışına doğru beraber çalışmanın önemli olduğunu ortaya koydu.

Yunan yerel yöneticiler, Türkiye’de Kazdağı ve Madra dağlarında, Kozakta yaşanan altın madenciliği faaliyetlerinden ada halkları adına kaygılarını belirttiler ve bu mücadelede her zaman Türk meslektaşlarının yanında olacaklarını açıkladılar.

Hiç yorum yok: