13 Kasım 2007 Salı

3-4 Kasım MARÇEP notları


3-4 KASIM 2007 TARİHLERİNDE ÇANAKKALE’DEYDİK

Egeçep dönem sözcüsü Av. Arif Ali Cangı, Egeçep yürütmeden Dr. Oya Otyıldız, Prof.Dr. Ali Osman Karababa, Dr. Şeyma Gümüştüs, Tekin Karadağ(nam-ı diğer Bereket Dede, Efesçed), Güllü Karadağ, KMO İzmir şube başkanı Ertuğrul Barka, Çağlayan Barka, Egeçep yürütmeden Mehmet Şahin, İnay Vicdan Hareketinden Muammer Sakaryalı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden Nazire Cömert, Zeki Gürver, Nergiz Çetinkol ve basından iki arkadaş (Özer Akdemir ve Sevinç Tunçelli)tan oluşan bir grup olarak, Kaz Dağları’nın çokuluslu altın avcıları tarafından talan edilmesine karşı verilen mücadeleye destek olmak için, Çanakkale’ye gittik. Elbette çağrıldığımız için gittik.

Marçep’in Çanakkale Belediyesi Sosyal Tesislerinde düzenlediği panele katıldık. Bizim gruptan Arif Ali Cangı ve Ali Osman Karababa sunu yaptı.
Etkinlik Çanakkale’de yapılmasına rağmen, Çanakkale’nin içinden insanların katılımı çok azdı. Çanakkale belediye başkanı ve meclis üyelerinin Kazdağları’nda altın aranmasını istemeyen bir karar almış olduklarını biliyorduk. Ve bu çok değerliydi. Fakat Belediyenin ve Çanakkale halkının ilgisinin azlığı, bu değerli tutumun galiba farkında değildi ve etkinliğin iyi organize edilmediğini gösteriyordu. Ayrıca Marçep’in Kazdağları bölgesindeki çevreci girişimleri ve grupları kapsamadığı, kucaklamadığı, onlara karşı belirli bir mesafede durduğu belliydi. Hatta Bizlere konukseverce bir yaklaşım göstermediklerini de söyleyebiliriz. Bu yüzden ilk gün dönmeyi öneren arkadaşlar oldu. Coşkulu bir dayanışma duygusuyla gidip karşılığında soğuk bir tutum gören insanların ruh halini yaşadık.
Etkinlikte birçok konuşmacı dinledik. Tahir Öngür, İlyas Yılmazer, Ali Osman Karababa ve Arif Ali Cangı’nın sunumları etkiliydi.
Bizlerin deneyimlerinden ve önerilerinden yararlanabilirlerdi. Bunun için konuşmak ve öneride bulunmak istedik. Ama yeterince fırsat bulamadık. Tuhaf bir toplantı idare ediliyordu. Hasılı Egeçep ilk gün sıkıntılıydı. Ancak panele katılımcıların (Kazdağlarını Koruma Girişimi, Küçükdere-Havran’da mücadele edenler, Çanakkale çevre platformu vb) bizlerin söylediklerine çok değer verdiğini de gözlemledik.
4 Kasım 2007 günü yapılacak basın açıklamasına bizim (Egeçep) katılmamızı Marçep’in oy birliğiyle kararlaştırdığını duyunca, kendi aramızda epeyce espri ürettik. Elbette basın açıklamasına katıldık. Etkili de olduk. Gerekli mesajı kamuoyuna verdik. Özellikle Bereket Dede’nin başına ve boynuna taktığı üzümlü, zeytinli, mandalinalı tacı ile zeytin ağacı üzerine bestelediği türküyü sazla basın açıklamasından sonra çalıp söylemesi ilgi odağı olunmasını sağladı.
Bin pınarlı İda-Kaz Dağları’nın talan edilmesini Türkiye toplumu istemiyor. Basından da görüleceği üzere kamuoyu vicdanı Kaz Dağlılar’dan yana. Ancak o bölge insanına ve çevrecilere, günümüzde bütün savaşların medya üzerinden yapıldığının fark ettirilmesi gerekiyor. Şimdi o bölge halkının altın madenini istemediğini (ilçe belediye meclislerinin ve köy ihtiyar heyetlerinin Çanakkale belediyesi gibi alacakları kararlarıyla) bir referanduma dönüştürmenin zamanıdır. Bu durumu da dilimizin döndüğünce kendilerine anlattık.
Dönüş yolunda Kazdağı Koruma Girişimini oluşturan konuksever dostlarımıza, Süheyla Doğan ve Mecit Doğan çiftine- Nusratlı köyüne- uğradık. Kaz Dağları’nın içinde kaybolmuş yüzlerce yaşam alanından biri Nusratlı. İnsanları konuksever ve çayları güzeldi. Oya Otyıldız’ın şiirleri ve Tekin Karadağ’ın sevda türküleri eşliğinde Nusratlı’nın yoğun oksijeni ciğerlerimize çektik. Keyifli bir yolculuk yaparak İzmir’imize döndük ve sizlerle de bu satırları paylaşmak istedik.
Muammer Sakaryalı

Hiç yorum yok: